10 Eylül 2007 Pazartesi

AFŞİN HAKKINDA GENEL BİLGİLER (hepsini bir yere topladım)

AFŞİN İLÇESİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

AFŞİN ADININ MENŞEİ:
Afşin ( Arabissos, Efsus Yarpuz ) şehrin adı, Bizans kaynaklarında Arabissos, Arapça eserlerde Efsus şeklinde geçer. Selçuklular devrinde de aynı adla anılır. Sonra bu ad halkımızca, Yarpuz şekline çevrilmiştir. Afşin adının; Sultan Alparslan döneminde Alparslan’ın değerli kumandanlarından Afşin Bey’den geldiği bilinmektedir.
İLÇENİN TARİHÇESİ
a) Tarih Öncesi Çağ ve İlkçağ Dönemi:
Kuruluş tarihinin Hitit'lere kadar (M.Ö.3000) uzandığı sanılan Afşin Çevresinin M.Ö 750 yıllarından itibaren Asur egemenliğine girdiği bilinmektedir, M.Ö. 546 tarihinde Perslerin (İranlılar) daha sonra M.Ö. 333 tarihinde ise Makedonyalıların egemenliğine giren yöre Roma çağında canlı bir ticaret merkezi olmuştur. Afşin, Roma imparatorluğunun yıkılmasından sonra Bizans toprakları haline gelmiş, bölgeye zaman zaman Araplar hakim olmuşlardır. 1071 tarihinde Malazgirt zaferi ile Anadolu da yerleşmeye başlayan Oğuz Türklerinin bölgeye yönelen kolu, Afşinbey komutasında, Bizans egemenliğine son vererek, bölgede Selçuklu egemenliğini tesis etmişlerdir. Dulkadir Beyliğinden sonra 1572 tarihinden itibaren Osmanlı egemenliğine giren Afşin, Elbistan ilçesine bağlı bir Bucak Merkezi iken, 02.08.1944 gün ve 4642 sayılı kanunla 1944 yılında ilçe merkezi olmuştur.
İlçenin tarihi gelişmesini üç ana bölümde inceleyebiliriz.
b - Türklerden Önceki Dönemi
Afşin'in kuruluşunun Hititlere kadar uzandığı çeşitli kaynaklarca ifade edilmektedir. Kahramanmaraş yolu üzerindeki Döngele Köyünde yapılan kazılarda M.Ö.1900 tarihlerinden itibaren bölgede Hitit uygarlığının varlığı ortaya çıkartılmıştır. Kahramanmaraş yakınlarındaki Himdi köyündeki kazılardan da M.Ö.750 yıllarından itibaren, bölgede Asur egemenliğinin varlığı öğrenilmektedir. M.Ö. 546 tarihinde Pers kralı Kurus 'un Lidya kralı Krazüs' ü mağlup etmesi ile bütün Anadolu Pers egemenliğine girmiştir. M.Ö.333 yılında Makedonya kralı Büyük İskender'in, Afşin-Elbistan üzerinden İran'a yürüdüğü, daha sonra Romalıların egemenliğine giren Afşin'in Roma çağında Arabissos adı ile canlı bir ticaret merkezi olduğu çeşitli kaynaklarca belirtilmektedir. Roma İmparatorluğunun yıkılmasından sonra, Bizans toprakları haline gelen bölgeye, zaman zaman Araplar hakim olmuşlardır. " (Baran 1985) " 779-780 yıllarında Abbasi Halifesi EI-Mehdi 'nin Efsus, yani Afşin yöresine gelerek, şehre yakın bir yerde karargah kurduğu görülür. Şehrin o zaman Yakubi mezhebine bağlı Piskoposluklardan birinin merkezi olduğunu öğreniyoruz. Müslümanlar fırsat buldukça, Afşin
Elbistan ovasına akınlar yaptılar. Buradan kayseri gibi daha kuzeydeki bölgelere yapılan seferlerde, burayı geçit olarak kullanıp kuzey seferlerine buradan geçtiler. ( Sümer 1989)
Kentin en canlı dönemlerinin Roma-Bizans çağları olduğu Kahramanmaraş müzesinde ve ilçenin Parkında sergilenen heykel ve sütunlardan anlaşılmaktadır. Ayrıca sağlık meslek lisesi (önceki sağlık ocağı) bahçesinde Bizanslılar 'dan kaldığı sanılan 2 m yüksekliğindeki silindir şeklinde, düzgün geometrik yapıya sahip bir yazılı taş da mevcuttur. Hükümet konağı ile Afşin Bey ilkokulunun bahçesinde çok sayıda farklı boylarda benzer sütunlar mevcuttur.
Kentin ilk yerleşme merkezi olan kalede yapılan araştırmalarda yine Bizans çağına ait olduğu sanılan 5-6m uzunluğunda 1.5m yüksekliğinde bir sur kalıntısına rastlanmıştır. Çevresi konutlarla kuşatılmış olan bu sur kalıntısı üzerinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır.
Afşin yakınlarında en eski tarihi kalıntı, kente 7 km mesafedeki Eshabü'I-Kehf küllüyesidir. Eshabü'l-Kehf ’te kiliseden dönüştürülen bir cami ribat ve kervansaray yer almaktadır. Buradaki ilk yapıt kente hüküm süren Bizans kumandanı Dakyanus 'tan kaçan ilk Hıristiyanlarca kurulan bir kilisedir.
“İlçe merkezine 35 km uzaklıkta olan Kaşanlı köyündeki kız-oğlan kayası olarak bilinen kaya kabartmasının, Bizans sanatının bir örneği olduğu İsa, Meryem ve aziz Yuhannes figürlerinden anlaşılmaktadır. Başı Haleli Bebek İsa, solunda aziz Yuhannes ile birliktedir. Meryem ise sandalyede oturur biçimdedir.
Hurman kalesi; Marabuz köyünde, Hurman çayının kuzeyindeki sarp kaya üstündeki yapıt, tarihi belli olmamakla beraber Bizans döneminden olduğu sanılan 10-15m yüksekliğindeki surlar 8 burçla güçlendirilmiştir.
Afşin-Tanır nahiyesine bağlı yassı höyük çevresindeki buluntular burada bilimsel kazı yapılması gerekliliğini göstermektedir. Köy çevresinde Roma dönemi su yolları, duvarlar, bentler bulunmaktadır." (Yurt ansikfopedisi1982-1983).
"Afşin'e 14 km mesafede bulunan Arıtaş (Hunu) kasabasında da Bizanslılardan kalma büyük bir höyük bulunmaktadır.
Kasabanın merkezinde bulunan höyükte (kale) bugüne kadar herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Edinilen bilgilere göre Bizans İmparatoru Romen Diagen 'in esaretinden sonra meydana gelen karışıklıklardan istifade ederek Güney Anadolu' nun bir kısmını ve bu arada Elbistan bölgesini de ele geçirmiş olan Fileretos 1073 tarihinde Hunu 'da ermeni rahiplerini toplatarak bir Katalikos seçtirmiştir ve burasını katalikos’ luğa merkez yaptırmıştır." (Yinanç, M.H: İslam ansiklopedisi dördüncü cilt).
Bütün bu bilgilerden anlaşılacağı gibi Afşin in yakın çevresinde ve kent merkezinde bulunan tarihi kalıntılar, Türklerden öncede buranın çok önemli yerleşme merkezi olduğunu göstermektedir. Bu bilgilerden sonra şehrin kuruluş yerinin kale ve çevresi olduğu kesinlik kazanmaktadır. Halen çevresi eski evlerle kuşatılmış bir tepe üzerinde yer alan kale kuruluşundan bu güne kadar yerleşim yeri olarak kalmıştır.
Şehrin kuruluş yeri olarak buranın seçilmesinin nedenleri arasında doğal koruma sebebiyle savunmanın kolay olması, yakınında dini kurumların varlığı önemli rol oynamaktadır. Örneğin Eshabü'f- Kehf gibi kutsal bir yerin kentin yakınında bulunması ve buraya giden tek yolun Afşin üzerinden geçmesi, kutsal yerleri ziyarete gelenlerin bir kısmının Afşin de konaklaması, doğudan batıya giden yol üzerinde bulunması, Afşin' nin ilk çağda önemli bir yerleşme merkezi olmasını sağlamıştır. Ayrıca ilk çağlarda ipek yolunun da buradan geçtiği birçok kaynaklarca belirtilmektedir. ( Afşin’in kuruluş ve gelişmesi A. Firikçi S. 26-29)
Afşin -Elbistan ovasında eski zamanlardan beri her bakımdan önemli dört yerleşim merkezi vardı: Afşin (Arabissos, Efsûs, Yarpuz), Elbistan (Plasta), Hurman (Aromane, Rumman), ve Arıtaş (Hunu, Honion) Dini bakımdan önemli olan şehir Afşin idi. Antakya Piskoposlarından Eudoxios ile İmparator Maurice 'nin (582-602) Afşin de doğmaları ve Aziz Krisostomos 'un burada yaşaması şehrin ehemmiyetini açıkça ortaya koyar.
Marice tarafından idare edildiği zamanda Afşin, en parlak devrini yaşamıştır. 584-­585 yılında vukû bulan korkunç yer sarsıntısı şehre telafisi imkansız zararlar vermiştir. Halife Hz. Ömer devrinde Arapların hücumuna uğrayan Afşin'in bir ören haline geldiği bildiriliyor. Fakat bu felaketlere rağmen Afşin varlığını sürdürdüğü gibi, uzun asırlar yörenin merkezi olmak vasfını da korumuştur. Bununla beraber Şehrin asıl talihsizliği Müslümanlarca Orta Anadolu'ya yapılan seferlerin yolu üzerinde bulunması idi. 0 zamanlar Afşin yöresine gitmek için en sık kullanılan yol Hades (şimdiki Pazarcık'a bağlı Göynük köyü )`ten pek sarp dağların içinden gidilip Afşin ’e yakın yerdeki Akçaderbent (şimdiki Derbent köyünün bulunduğu yer) geçilerek ovaya ulaşılan yol idi. Yol bu vasfını Osmanlı Devrine kadar devam ettirmiş ve bu devirden itibaren Ordular ve hatta büyük kervanlarca kullanılmaz olmuştur.
779 veya 780 yılında Abbasî Halifesi El-Mehdî 'nin Efsûs yani Afşin yöresine gelerek şehre yakın bir yerde karargah kurduğu görülüyor. Bu münasebetle şehrin, o zaman Yakubî Mezhebine bağlı Piskoposluklardan birinin merkezi olduğunu öğreniyoruz. Bu husus Afşin bölgesindeki halktan mühim bir kısmının o zamanlar Süryani asıllı olduğunu gösteriyor. Halife, EI-Mehdî Afşin-Elbistan ovasını pek sevmiş ve hatta kendi adını taşıyan bir şehir kurmayı arzu etmişti. Müslümanlar fırsat buldukça Afşin-Elbistan ovasına akınlar yaptılar ve Kayseri gibi daha kuzeye yapılan seferlerde de buradan geçtiler.
EI-Mehdî 'nin oğlu Harun Er-Reşîd zamanında ünlü kumandanlardan Abdurrahman B. Abdülmelik 'in Efsûs 'a bir akın düzenlediği kaynaklarda anlatılır. Adı geçen Halifenin oğul ve torunları zamanında da birçok İslâm ordusu Efsûs yöresine akınlarda bulunmuşlardır. Mamafih bu seferlerden bir kısmı da Malatya yolundan (­Malatya-Arka-Vâdiyü'I-Hicâre-Vâdiyü'I- Bakar konaklarından geçilerek) yapılıyordu.
X.Yüzyılın birinci yarısında Abbasî İmparatorluğu iyice parçalanmış, Irak'ta bile kuvvetini hissettiremeyecek bir duruma düşmüştü. Bizans bundan faydalanarak karşı taarruza geçti ve birçok yöreleri ülkesine katmaya muvaffak oldu. Bizans' a karşı, kuzey Suriye ve Cezîre 'nin (Kuzey Irak ve bazı Güney Anadolu yöreleri) hakimleri olan Hamdanî hükümdarları karşı koymaya çalıştı. Bu cümle adı geçen hanedanın en büyük hükümdarı olan Seyfü' d-devle, Bizanslıların 944-945'te K. Maraş 'tan sonra Antakya önlerine kadar yaptıkları bir akının öcünü almak için 946 yılında yukarı Ceyhan havzasına girerek Es-Safsaf ve Arabissos (Efsus)'u yağmaladı. Buradaki Es-Safsaf SÖĞÜT demek olup bu adda bir kasaba veya bir köy muhtemel olarak Söğütlü çayının kıyısında bulunmakta idi. Seyfü 'de-Devle 'nin en ünlü ve muktedir kumandanlarından birinin “Türk Yemek” olduğunu biliyoruz. Bu Türk kumandanının Kimek elinin yemek boyundan olduğu için böyle anılmış olması muhtemeldir. (ölümü:951-2). Bizanslılar 948-949'da Hades 'i (Göynük) alıp surları yıktılar. Maraş da onların eline geçmiş, Seyfü 'de-­Devle şehri geri almaya muvaffak olamamıştı. Bu cesur ve gayretli Hükümdarın 950'de Afşin yöresine yaptığı seferde felâket ile sonuçlanmış ve bu yüzden bu sefere "gazvetü 'I­ musîbe" (felâketli akın) denilmiştir. Gerçekten, sefer dönüşünde Afşin Göynük arasındaki bölgede Bizanslıların pususuna düşen Hamdâni hükümdarı 5000 şehit, 3000 tutsak vererek ordusunun hepsini kaybetti ve tek başına denilebilecek bir durumda Halep'e döndü. Fakat Seyfü 'de-Devle bu büyük felâket karşısında asla yılgınlığa düşmedi; 951'de topladığı yeni askerlerle Arabissos 'a yani Afşin'e geldi; karşısında 40.000 kişilik bir Bizans ordusunun mevki alması ve kışın da yaklaşması üzerine Diyarbakır'a hareket etti; oradan Halep'e ulaştı. Bu gayretle emir, 953'de Maraş civarında ertesi yıl da Hades (Göynük) yakınındaki Uhaydip dağında parlak zaferler kazandı. Zafer sonucunda, bir çok Bizans kumandanı tutsak alınmış ve zengin bir ganimet ele geçirilmiştir. Fakat Seyfü'de Devle, kuvveti kafi gelmediği için, fazla dayanamadı 967 yılında Seyfü’de Devle'nin vefatı Bizanslıların işlerini kolaylaştırdı. Başarılarını sürdürüp sınırlarını doğuda Ani'ya, güneyde Lazkiye' ye kadar götürmüşlerdir..
c - Türkler Dönemi
1071 Malazgirt zaferiyle Anadolu'da yerleşmeye başlayan Oğuz Türklerinin bölgeye yönelen kolu, Afşin Bey komutasında Bizans egemenliğine son vererek bölgede Selçuklu egemenliğini kurmuşlardır. Kentin şimdiki adı olan Afşin in bölgeyi fetheden kumandanın isminden geldiği çeşitli kaynaklarca ifade edilmektedir.
Afşin de en önemli tarihi kalıntı şüphesiz Eshabü 'I-Kehf külliyesidir ."Bizans devrinde olduğu gibi Selçuklular' ın fethinden sonra da bir ziyaretgah haline gelen Efsus, Eshabü'I­Kehf mağarası bitişiğinde bulunan kilise harebeleri üzerine 13.yüzyıl başlarında Maraş valisi Nusret Üddin Hasan tarafından ribat, İzzettin Keykaus devrinde 1215 yılında, cami ise Alahaddin Keykubat zamanında 1233 tarihinde inşa edilmiştir." (Yinanç 1988).
Moğollar'ın istilasıyla parçalanan Selçuklular Anadolu'da varlıklarını küçük beylikler halinde sürdürmüşlerdir. Bu beyliklerin en önemlilerinden biriside Dulkadir Beyliği'dir. "1395 yılında İlhanlı hakimiyetinin çöküşü üzerine, Elbistan ve K.Maraş’a Dulkadirliler hakim olmuşlardır. Halep'ten başlayarak Amanoslar'ın doğusundan Elbistan'a kadar uzanan bölgeye yerleşen Türkmenler, Oğuzlar'ın Bozok koluna mensup idiler. Dulkadirli halkını teşkil eden cemaatler çoğunlukla Bayat, Avşar, Beydilli boylarından idiler. Ancak Dulkadir Beylerinin hangisine mensup oldukları kesin olarak bilinmemektedir. Daha çok Bayatlar 'dan olması muhtemeldir. "(Yinanç 1989) Afşin’de Dulkadir oğlu Beyliği egemenliğinin sürdüğü 200 yıla yakın bir dönemde, Bizanslılar 'dan kalma kale kalıntısından başka, kentin ticari merkezinde kalmış olan Dedebaba türbesi de bulunmaktadır. Türbenin konumu bu Beylik döneminde yerleşimin kalenin kuzey batısındaki düzlüğe kadar uzandığını göstermektedir.
Dulkadir Beyliğinin 1522 tarihinde Osmanlı topraklarına katılmasıyla bu bölge Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
Afşin'in Selçuklular ve Dulkadir Beyliği dönemlerinde kuzeye doğru gelişme gösterdiği bu dönemde yapılan eserlerde anlaşılmaktadır. Bizanslılardan kalan kale ve Selçuklular 'dan kalan Dedebaba türbesinden sonra Osmanlılar döneminde yapılan ulu camii 'de Afşin'in kuzey yönünde gelişmiş olduğunu kanıtlamaktadır. Bu dönemde yapılan en önemli tarihi eser Pir Ali (Ulu) Camii'dir.
Bu caminin yapılışı ile ilgili bilgiler caminin kitabesinde belirtilmektedir. (Bu camii mübareki inşa ve tamir eden Danişment aşiretinden Pir Ali oğlu Muhammet, Sultan Süleyman oğlu Selim zamanında Allah'ın rızasını ve mağfiretini dileyerek cami de Kuran okuyan, itikaf a girenleri Rabbim mağfired et. Bu camiye Halis niyet ile girilir ve çıkılır. Sene Zilhicce ayı 978 Kurban Bayramı (1570) sen-i hicri ve kameri.
Bizanslılar ve Selçuklular zamanında Arabissos ismiyle anılan Afşin, Arapların hakimiyetine geçtikten sonra, İslamiyet döneminde "Efsus" (Yinanç, Elibüyük 1988) almış daha sonraki yüzyıllarda ise "Yarpuz" (Yarpız) (Yinanç, Elibüyük 1988) adıyla anılmıştır. Bu ad, 1944 yılında Belediye Meclisi kararıyla Türk komutanı Afşin Bey adına izafeten resmen Afşin olarak değiştirmiştir.
d- Afşin Bey Dönemi
Sultan Tuğrul ve diğer büyük Selçuklu Devleti sultanları Alp Arslan ve Melih Şah devirlerinde, Anadolu'nun fethine aralıksız olarak devam edildi. Emir Afşin'i ilk kez, Sultan Alp Arslan zamanında tarih sahnesinde görüyoruz. Şöyle ki; Sultan Tuğrul'dan sonra Büyük Selçuklu Devleti sultanı olan Alp Arslan, 1064 yılında, Gürcistan ve Doğu ­Anadolu'ya başarılı bir sefer düzenledi ve fethettiği bölgelere Selçuklu Valileri (Van Gölü havzasına: Sakaroğlu Ebü Dülef'i; Anı yörelerine: Ebussevaroğlu Minuçehr'i; Gürcistan'a emir Fadlun'u) atadı. Ülkenin doğu sınırlarında da fetihler yapmak isteyen Sultan, bir süre sonra Anadolu'dan ayrıldı. Bununla birlikte o, bütün Selçuklu emir ve kumandanlarına "Anadolu'da fetihler kesintisiz olarak sürdürmeleri " buyruğunu verdi; özellikle 1066 yılında değerli ve deneyli Selçuklu devlet adamı Hacip Gümüştekin'i, Afşin ile birlikte Anadolu fetihlerini yönetmekle görevlendirdi. Böylece Sultan Alp Arslan ve diğer Selçuklu emir ve kumandanlarıyla Anadolu seferlerine katılmış olması mümkün olan Afşin Bey'in kaynak(arı yetersizliği sebebiyle, ancak ilk kez, bu tarihte, tarih sahnesine çıktığını görmekteyiz. Afşin ve diğer emirlerin kumandasındaki Selçuklu birlikleri, Murat ve Dicle ırmakları havzalarından ilerleyerek güneye Elcezire'ye inip Ergani ve Nizip yörelerindeki Bizans kalelerini fethettiler, Nusaybin'i de kuşattılar. Daha sonra özellikle Afşin Bey, Fırat ırmağını geçerek Adıyaman yörelerine geniş ölçüde akınlar yaptı. Bunun üzerine Bizans üç kumandanı Aruandanos, Selçuklu kuvvetlerinin önünü kesip bir baskın girişiminde bulundu ise de Hoşin kalesi yörelerinde yapılan savaşta ağır bir yenilgiye uğratıldı, Aruandanos da tutsak alındı. Fakat o; 40 bin altın kurtuluş akçesi karşılığında serbest bırakıldı. Bu başarılı seferden sonra Gümüştekin, Afşin ve diğer Selçuklu komutanları, büyük ganimet ve çok sayıda tutsaklarla Anadolu fetihlerinde, Selçuklu hareket üssü haline getirilen Ahlat'a döndüler. Fakat burada Afşin Bey, kaynaklarda adı belirtilmeyen bir kardeşini öldüren hacip Gümüştekin'i bir münakaşa sırasında öldürdü. Böylece değerli bir Selçuklu devlet adamını öldürmesi sebebiyle, Sultan Alp Arslan'ın gazabından korku ve endişeye kapılan Afşin, buyruğu altında bulunan çok sayıdaki Türkmen atlarıyla Ahlat'tan ayrılıp batı yönünde Anadolu içlerine dalarak akınlara başladı. Genel karargâhını ortaçağlarda Karadağ adıyla anılan Amanos dağlarında kuran Afşin Bey, gönderdiği bir kısım kuvvetlerle Gaziantep'in kuzey batısındaki Dülük şehrini ele geçirdi; bin atlıdan oluşan başka bir birliği de Antakya yönüne sevk edip akınlarda bulundu (Agustos 1067) Daha sonra Afşin, kuzeye Malatya ya yöneldi ve şehir yörelerinde karşılaştığı bir Bizans kuvvetini yenilgiye uğratıp darmadağın etti. Ölümden ve tutsaklıktan kurtulabilenler, güçlükle Malatya kalesine kaçtılar. Tohma suyu vadisi boyunca ileri harekatını sürdüren Afşin Bey Kayseri'yi geçici olarak fethetti. Bunu izleyen günlerde o, Karaman yörelerine değin akınlar yaptıktan sonra Roros ve Amanos dağları yoluyla Kuzey Suriye'ye gelerek Anadolu'da ele geçirdiği çok sayıdaki ganimet ve tutsakları, önemli bir ticaret merkezi olan Haleb pazarlarında sattı (1067 sonları) Ertesi yıl (1068) Halep' den ayrılan Afşin, yeniden Antakya yörelerine gelip akınlarına devam etti. Onun giriştiği bu hareket sonunda Halep-Antakya sırasındaki bütün yöreler akınlara uğratılmış ve dolayısıyla sayısız ganimet ve tutsak ele geçirmişlerdir. Afşin Bey, bu arada Antakya'yı şiddetle kuşatmaya devam etmekteydi; şehir neredeyse düşmek üzereydi. Fakat bu sıralarda, Anadolu'da giriştiği askeri hareketler ve dolayısıyla Bizans'a ağır darbeler indirmesi sebebiyle sultan Alp Arslan, ona güzel bir mektup göndererek "Kendisini affettiğini" bildirdi. Bunun üzerine Afşin, Antakya'nın Bizans valisiyle "100 bin altın, savaş aletleri, değerli giysi ve kumaşlar" karşılığında bir anlaşma yaparak kuşatmayı kaldırdı ve sultanın katına çıkmak üzere, Antakya’dan ayrıldı (Nisan 1068).
İşte bu sıralarda Emir Afşin, Ahmetşah'la birlikte Orta-Anadolu yönünde akınlara başlayarak Sakarya ırmağı vadisine kadar ileri harekatını sürdürdü. İstanbul Çukurova yolu üzerinde, önemli bir konuma sahip olan Emirdağ yörelerindeki ünlü Amürüyye (Amorion) kentini ele geçirerek yerle bir etti. Bunu haber alan ve son derece üzülen İmparator, Afşin'in yolunu kesmek amacıyla, derhal harekete geçtiyse de Afşin'in bir yıldırım hızıyla sürdürdüğü hareket sebebiyle, bunu başaramadı ve kış mevsiminin gelmesi sonucunda da İstanbul'a dönmek zorunda kaldı.
Romanos Diogenes 'in İstanbul'a dönmesinden sonraki günlerde (1069 yılı) Afşin Bey, Sandak Ahmetşah, Türkman, Demeçoğlu Mehmet, Duduoğlu, Serhenkoğlu ve Arslantaş ile birlikte güneydoğu bölgelerinden Anadolu'ya yeniden akınlara başladı. Bu akınları önlemek üzere, imparatorun gönderdiği kuvvetler, özellikle Afşin Bey tarafından bozguna uğratıldılar. Bunun üzerine imparator, bu kez, Manuel Komnenos ve Philaretos Brachamios kumandalarında, Sivas ve Malatya'ya iki ordu gönderdi, üçüncü bir orduyla da bizzat kendisi harekete geçerek kayseri yörelerine geldi ve Fırat ırmağına kadar harekatta bulundu. Onun asıl amacı, Selçuklu harekat üssü Ahlat'ı almak Selçukluların eline geçen belli başlı kaleleri yeniden ele geçirmek ve dolayısıyla Selçukluları güya Anadolu dan çıkarmak idi. Bu planını uygulamak üzere harekete geçen Romanos Diogenes, Harput yörelerine geldiği zaman Afşin ve diğer Selçuklu komutanları, Philaretos un savunduğu Malatya’ ya saldırarak buradaki Bizans kuvvetlerini yenilgiye uğratıp perişan ettiler. Ancak çok az sayıdaki bir askeri birlikle Malatya'dan kaçmayı başaran Philaretos, güçlükle imparatora katılabildi. Buna rağmen imparator, söz konusu planı uygulamakta ısrar ederek ilerliyordu. Fakat bu sıralarda Afşin Bey ve adları geçen Selçuklu kumandanları, akınlarını sürdürerek, başta Konya ve Karaman olmak üzere birçok il ilçe ve kaleleri istila ile ele geçirmekte idiler. Özellikle Orta ­Anadolu'nun önemli bir şehri olan Konya'nın Selçukluların eline geçtiğini haber alan imparator, harekatını durdurarak Selçuklu kuvvetlerinin yollarını kesmek amacıyla, Kayseri'ye geldi. İmparatorun bu planını tespit eden Afşin Bey ve diğer Selçuklu kumandanları, onun bütün bu çaba ve önlemlerine rağmen hiçbir kayıp vermeden Toros dağları geçitlerinden güneye inerek kuzey Suriye'deki Selçuklu harekat üssü haline getirilen Halep`e ulaşmayı başardılar. Böylece Romanos Diogenes, düzenlediği bu ikinci Anadolu seferinde de başarılı olamayarak İstanbul'a döndü. Bununla birlikte o, bitip tükenmek bilmeyen Selçuklu akınlarını durdurmak için 1070 yılında, Anadolu'ya üçüncü bir sefere çıkmak istemişse de bazı saray mensupları, kendisine engel olmuşlardır. Bunun üzerine o, Manuel Komnenos'u Doğu Orduları Başkomutanlığına atayarak Anadolu'ya gönderdi.
Bu sıralarda, Sultan Alp Arslan'a isyan ederek kaçmakta olan eniştesi (kız kardeşi Gevher Hatun'un kocası) Erbasan (Erbasgan) çok kalabalık bir Na-vekiyye (Yabgulu) Türkmen kitlesinin başında olarak Kızılırmak kıyılarına gelmiştir. O'nun isyanına kızan Sultan Alp Arslan, Afşin Bey'i Erbasan’ı yakalayıp kendisine getirmekle görevlendirdi. Öte yandan Erbasan, Sivas yörelerinde, kendisinin yolunu kesmeye çalışan Manuel Komnenos'u bozguna uğrattı, hatta onu, beraberindeki Nikephoros Melisenus ve daha bazı Bizans generalleri ile tutsak aldı. Fakat Erbasan'ın Afşin tarafından izlenmekte olduğunu öğrenen Manuel, onu ısrarla Bizans'a sığınmaya razı etti. Bunun üzerine Erbasan, Manuel ve diğer tutsak generalleri serbest bıraktı ve sultanın gazabından son derece korkusu sebebi ile ailesi ve bazı yakınları ile birlikte İstanbul'a gitti. İmparator Romenos Diogenes onu, sanki bir müttefik devlet başkanı gibi çok görkemli bir törenle karşılayıp kabul etti. Böylece tarihte ilk kez, bir Selçuklu Başbuğu Bizans'a sığınmış oluyordu. Öte yandan Erbasan'ı izlemekte olan Afşin bey, Sivas Kayseri arasındaki Bizans topraklarını ( işte buradaki toprakları alması sırasında Afşin adını bölgeye verildiğini görüyoruz) bir yıldırım hızıyla çiğneyip istila ettikten sonra Afyon, Uşak ,Denizli üzerinden Marmara denizi kıyılarından Üsküdar'a gelip burada çadırlarını kurdu.
e- Cumhuriyet Dönemi
Afşin’de yerleşmenin Dulkadir Beyliği döneminden itibaren, Kalenin Kuzeybatısındaki düzlüğe uzandığını belirtmiştik. 1944 yılına kadar Elbistan ilçesine bağlı bir nahiye olan Afşin’de asıl gelişme Cumhuriyet döneminde başlamıştır. Bu dönemde kale çevresindeki merkez olmak üzere doğu, batı ve kuzeye uzanan anayollar boyunca gelmiştir. Mevcut olan Dedebaba Mahallesindeki, Ulu cami, Dedebaba türbesi ve bu alanın kuzeyi ile Pınarbaşı Mahallesinin batı kesiminde gelişmeler görülmüştür. Afşin bu dönemin sonunda 2.8.1944 gün ve 4642 sayılı kanunla ilçe merkezi olmuştur. Afşin’in asıl gelişmesi ve büyümesi ilçe merkezi olduktan sonra başlamıştır.

İLÇENİN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ;

a) Coğrafi Konum :
Afşin; Türkiye'nin yedi coğrafya bölgesinden; Orta Anadolu Bölgesinin Yukarı Kızılırmak, Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Orta Fırat Bölümleriyle, Akdeniz Bölgesinin Adana bölümünün birbirlerine yaklaştığı yerde, Kahramanmaraş İI merkezinin kuzeyinde, Elbistan ovasının batısındaki Doğu Toroslar'ın kuzeye uzandığı Binboğa Dağları'nın doğu eteklerinde yer alır.
Doğu Anadolu Bölgesi'nin batısında yer alan ve 1387 Km2 yüzölçümü olan Afşin, bağlı olduğu Kahramanmaraş iline 146 Km. uzaklıktadır. Doğusunda Elbistan ilçesi, Güneydoğusunda Ekinözü İlçesi, Güneybatısında Göksün ilçesi, Kuzeybatısında Kayseri iline bağlı Sarız ilçesi, Kuzeyinde Sivas iline bağlı Gürün ilçeleri ile komşudur. İlçenin rakımı 1240 dır.
Etrafını güneyden; Büyük Atlas, Küçük Atlas, Payamca, batıdan; Kara ayı, Bökenin Kuz, Beyceğiz, Kaplankaya, Büyüksaçcı, Kuzeybatıdan; Mağara, doğudan; Suluk, Ballık, Ekiz ve Yumrugöz tepelerinin çevirdiği Afşin; İlk çağlarda Binboğa Dağlarının doğu eteklerinden doğan (Gözderesi, Çobanpınarı, Kızlarpınarı) akarsuların yamaçlardan taşıdığı materyali yığarak meydana getirdiği birikinti konisi üzerinde bugün ki kale kalıntılarını gördüğümüz küçük bir tepe üzerinde kurulmuştur.
Merkezi Afşin olan ilçenin topraklarının batısı ve kentin yerleştiği alan genelde engebelidir. Elbistan ovasına doğru yer şekilleri sade bir hal alır. Kent merkezi ortalama 1230 m. yüksekliktedir. Oysa, ilçe topraklarının en yüksek yeri 1935 m ile Örenderesi Köyü çevresinde, en alçak yeri ise, 1100 m. ile Yazıdere köyü çevresinde ölçülmüştür.
Kent, Toros Dağlarının yükselmesi ve havzanın çökmesi sonucunda 3. Zamanda oluşan gölün zamanla kuruması ve batısındaki Çobanpınarı, Göz Deresi ve Kızlarpınarı'nın getirmiş olduğu alüvyonları eski gölün doğu kısmına doldurarak meydana getirdiği birikinti konisi üzerinde kurulmuştur. Afşin Kenti, kuzeyi açık üç tarafı kapalı bir çanak içindeki düzlük üzerinde yerleşmiştir. Batısı ve Güneyi Yüksek tepelerle çevrili olan kentin kuzeyinde şehrin hemen bitiminde akarsularla yarılmamış düzlüklerin olduğu geniş ova üzerinde verimli tarım alanları başlar.

b) Jeolojik Yapısı
Sahanın Jeolojik yapısı, III. Jeolojik zamanın neogen döneminde oluşmaya başlamıştır. Anadolu'nun iç kısımlarındaki çukur alanlar, göller tarafından kaplanmış ve bu göllerde killi, kireçli ve kumlu malzemeler çökelmiştir. Bu dönemde Anadolu'da hüküm süren yarı tropikal ve tropikal iklim şartlarında oluşun gür ormanlar, Afşin Elbistan havzasında zengin linyit yataklarının oluşmasını sağlamıştır.
Afşin ve çevresinin Alp Orojenezi sonunda, Toros dağlarının yükselmesi sırasında oluştuğu görülür. Toros Dağlarının yükselmesi ve havzanın çökmesi ile Pliosen'de söz konusu göl oluşmuştur. Gidya denilen ve bol gastrapot fosilleri, bitki atıkları ve humuslu oluşukları ile karakterize edilen bu formasyon, gölün büyük bir kısmına çökelmiş, havzanın büyük bir bölümünde yukarıda belirtilen ve bugün işletmeye açılan kömürün oluşmasına neden olmuştur.
Afşin ve çevresi III. Derece deprem kuşağı üstünde gösterilmektedir. Yörenin, Güneyde birinci derece deprem kuşağı olan Amik ve Kahramanmaraş arasındaki oluğa yakın olması, yakın çevresinde meydana gelen şiddetli depremlerden etkilenme ihtimalini artırmaktadır.
Jeolojik yapı yönünden Afşin'de yer altı suyu, heyelan kaya düşmesi gibi doğal afetler yönünden sakıncalı alanlar yoktur. Deprem anında, deprem şiddeti etkisiyle yer kayması, kaya düşmesi ve zemin sıvılaşması olayları bu güne kadar meydana gelmemiştir. Deprem anında bu tür olayların meydana gelebileceği alanlara da rastlanmamıştır. Bu etütler sonucunda Afşin kentinin yerleşim alanının yerleşmeye çok uygun olduğu anlaşılmaktadır.

c) İklim
Ülkemiz, dünya ölçüsünde yapılan iklim sınıflandırmasına göre, kıtaların batı tarafında görülen subtropikal iklim kuşâğının, Akdeniz iklim sektörü dahilinde gösterilmektedir. Hava kütleleri açısından yapılan sınıflandırmaya göre de orta enlem gurubuna girmekte olup, yazın tropikal, kışın ise hem tropikal hem de polar hava kütlesinin etkisi altında kalmaktadır. Dolayısıyla ülkemiz hava kütleleri açısından geçiş kuşağı üzerinde yer almaktadır.
Büyük bir kısmı Akdeniz Bölgesi içerisinde yer alan, Kahramanmaraş iline bağlı Afşin ilçesi, coğrafi alan olarak Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat bölümünün en batı kısmında yer almaktadır. Şu halde araştırma alanımız olan Afşin ve çevresi Akdeniz Bölgesi, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinin bir birine en çok yaklaştığı, dolayısıyla değişik iklim özelliklerine sahip bölgelerinin kesiştiği ve 1230m Yüksekliği olan bir alanda bulunmaktadır.
Toros sıradağlarının kuzey doğuya doğru uzanan kollarından Binboğa dağlarının doğu eteklerinde bulunan ilçe toprakları, deniz etkisinden çok uzakta bulunması sebebiyle karasal iklim şartlarının hüküm sürdüğü bir yöre durumundadır. Yazları sıcak ve kurak, kışları nispeten soğuk ve kar yağışlıdır. Bu konumu nedeni ile Afşin'in iklim karakterini yukarıdaki bilgiler çerçevesinde değerlendirdiğimizde; daha çok coğrafi faktörlerin etkili olduğu görülmektedir.
Afşin şehrinin üç tarafının tepelerle çevrili olması, yörede karasal iklimin şiddetini çevresindeki diğer merkezlere göre biraz daha düşürmektedir. Örn: Afşin de En düşük sıcaklık -26.8 C iken Elbistan da - 31;5 C Göksun da - 32.2 C Sivas ta,­ 34.6 C dir. Yine En yüksek sıcaklık Afşin de 37.5 C iken Elbistan'da 40 C Kahramanmaraş'ta 42.6 C, Sivas'ta 38.3 C. dir. Afşin şehri ve çevresinin, ne, Akdeniz Bölgesi kadar sıcak, ne de Doğu Anadolu Bölgesi Kadar soğuk olduğunu, şiddetli olmayan bir kara iklimine sahip olduğunu göstermektedir.
Orta ve Doğu Anadolu Bölgeleri karasal iklimi ile Akdeniz Bölgesi ılıman ikliminin geçiş bölgesi üzerinde yer alan Afşin'de yağışlar ekim ayı sonundan mart ayı ortalarına kadar kar şeklinde, mart ayı ortalarından ekim ayı sonuna kadar yer yer yağmur şeklindedir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü nün verilerine göre Afşin de ortalama yıllık yağış miktarı 419,2 mm'dir. Bu değerler Kahramanmaraş'ta, 708.1, Göksun'da 607.6, Elbistan'da, 387.9 ve Sivas'ta 413.3 mm.dir.
Afşin deki yağış tutarı Türkiye ortalamasının altında kalırken, Orta Anadolu ile Doğu ve Güneydoğu ortalamalarından daha yüksektir.
Meteorolojik verilere göre Afşin'in yağış rejimi düzensiz olup, mevsimlere göre dağılımı şöyledir. Yağış tutarının % 34 lük (142.7 mm) payı ilkbahar, %6.9 luk (29.1 mm) payı yaz, % 18.1 lik ( 76.6.mm) payı sonbahar ve %41 lik (171.8 mm) payı ise kış mevsimine düşmektedir.
Afşin'de en fazla yağış 562.2 mm ile 1991 yılında en az yağış ise 269.6 ile 1970 yılında görülmüştür. 42.7 mm olan Mart ayı yağış tutarı en fazla 155.1 mm (1988), en az ise 8.4 mm ( 1986) arasında değişme göstermiştir. Bu durumda en çok yağışa kış mevsiminde rastlanırken, onu ilkbahar ve sonbahar takip etmektedir. Buranın yaz aylarında da tamamen kurak geçmediği görülmektedir.
Afşin'de kar yağışları, Ekim ayı sonunda başlar Nisan ayı sonuna kadar devam eder. Bu devre süresinde kar yağışlı gün sayısı 18.7 dir. Karın yerde kalması süresi ise Kasım- Nisan arasındaki devrede 46.1 gündür.

d) Bitki Örtüsü
Günümüzden 150-200 yıl öncesine gidildiğinde; ilçe merkezini çevreleyen tepelerde dahi ( Payamca-Kaplan kayası orman ağaçlarının varlığından bahsedilir. Bu bölgede kullanılan ahşap malzemelerin buralardan temin edildiği vakidir. Günümüzde ilçe merkezinde meyve bahçeciliği (Elma,ceviz,kiraz,erik) bitkileri azınlıkta olup, esas bitki örtüsünü söğüt ve kavak ağacı teşkil eder. İlçe genelini ele alırsak zirai tarıma uygun toprak alanını oluşturduğundan, bitki örtüsü tarımla ilgilidir. Öte yandan ilçenin güney batısında, Kötüre köyünden meşe, Yazıköy'den Çam orman kuşağı başlar ve Göksün sınırları içerisine taşar. Ayrıca ilçenin Kuzey batısındaki Binboğa`da ve Kuzeyindeki Söğütdere ve çevre köylerde meşe koruluklarına rastlanır. İlçe topraklarını boyuna ikiye bölen Hurman çayı havzası; bölgedeki yeşil alanların varlığını ortaya koyar. Bu bağlamda göksün çayı da aynı işlevi gösterir.

AFŞİN İLÇESİNDEKİ ARAZİ DAĞILIMI

Mera ve çayır alan : 9.238. (Ha)
Orman : 83.142. (Ha)
Kültür dışı arazi : 12.914. (Ha)

TOPLAM : 138.720. (Ha)

Arazinin Genel Ürün Gruplarına göre kullanımı :

Hububat : 36845 - Ha. Kavaklık : 250- Ha
Bakliyat : 13720 - Ha Nadas Arazi : 1695- Ha
Sanayi Bitkisi : 7707 - Ha Orman : 18475- Ha
Yem Bitkisi : 1045 - Ha Çayır-Mer’a : 41793- Ha
Bağlar : 921 - Ha Tar. Dış. Arz. : 12914- Ha
Sebzelik : 792 - Ha Meyve Bahç. : 619- Ha

e) Akarsular
Hurman Çayı : İlçenin kuzeyinde bulunan topraklardan doğan nehir ilçeyi ikiye bölerek Elbistan ilçesinden Ceyhan nehrine karışır. Tekrar güneyde ilçe topraklarından geçerek K.Maraş sınırından Akdenize kadar gider. Ayrıca ilçenin en önemli akarsuyunu teşkil eder. Bu çayın uzunluğu ilçe dahilinde 51 km. İlçe dışından Ceyhan çayına kadar 13 km.dir.
Göksun Çayı : Komşu ilçe Göksünden doğan çay ilçe genelindeki toprakların kısa bir bölümünü enine kat ederek Ceyhan nehrine karışır.
Mağragözü çayı : Düzenli bir debisi olmayan ve bazı yıllar kaynağı kuruyan kar suyu kaynağına sahip olan bu çay yine ilçe merkezinin kuzeyinde bulunan Emirilyas Köyü Mağragözü bölgesinden başlayarak hurman çayına karışır.


NÜFUS VE YERLEŞME :
İlçenin nüfusu 22 Ekim 2000 tarihinde yapılan Genel Nüfus Sayımı resmi olmayan sonuçlarına göre merkez 62.150 ,kasabalar 51.129, köyler 23.987 olup, toplam nüfusu 137.266'dır.

İlçe Merkezinin sayım yıllarına göre nüfusu;
1945 1950 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1997
4.205 5.165 6.017 6.485 8.069 10.794 18.231 20.084 30.369 28.524 54.191

İlçenin 2000 Genel Nüfus Sayımına göre nüfusun köylere dağılımı;
SIRA NO
01.
02.
03.
04.
05.
06.
07.
08.
09.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
42.
43.
44.
45.
46.


KÖYÜN ADI :
Ağcaşar
Atlaş
Alimpınarı
Armutalan
baş üstü
Binboğa
Büget
Büyüksevin
Çağılhan
Çomudüz
Çukurpınar
Deveboynu
Dokuztay
Emirilyas
Emirli
Erçene
Gözpınarı
Haticepınarı
Hüyüklü
İğdemlik
İnci
İncirli
Kabaağaç
Kangal
Karagöz
Kargabükü
Kaşanlı
Koçovası
Kötüre
Kuşkayası
Küçüktatlar
Nadır
Oğlakkaya
Ortaklı
Ördek
Örenderesi
Örenli
Soğucak
Söğütdere
Tarlacık
Topaktaş
Türkçayırı
Türksevin
Yazıbelen
Yazıdere
Yazıköy Toplam

NÜFUSU :
133
1176
394
206
707
367
501
812
172
705
306
388
285
582
610
716
79
66
1384
424
171
214
1091
214
1023
325
2373
450
212
601
993
994
216
505
474
109
105
252
103
355
341
436
691
1200
370
119
23987




Nüfusun Kasabalara göre dağılımı :

01. Arıtaş Kasabası 8900
02. Altunelma Kasabası 5316
03 Alemdar Kasabası 3815
04. Bakraç Kasabası 3392
05. Büyüktatlı Kasabası 5447
06. Çoğulhan Kasabası 5310
07. Çobanbeyli Kasabası 3583
08. Dağlıca Kasabası 4234
09. Esence Kasabası 964
10. Tanır Kasabası 10211
Toplam : 51129

İlçenin; köy, kasaba ve merkez dahil nüfusu 137.266'dır.

İlçede İlçe nüfus Müdürlüğünden alınan bilgilere göre 2000 yılı için ; 3839 Doğum, 521 ölüm olmuştur.

EKONOMİK YAPI

İlçenin Genel Ekonomisi:
Kuruluş tarihi MÖ.(3000) yıllarına giden yerleşim yeri olan Afşin, aynı zamanda Güney Akdenizi Orta Anadolu ya bağlayan geçit niteliği de taşıdığından Ekonomi, her zaman canlılığını muhafaza etmiştir. Fakat 1944 yılına kadar Elbistan ilçesinin nahiyesi olarak kaldığından bu ilçenin Ticari baskısı altında kalmıştır. 1975 yılında termik santralinin inşaatına başlanması ve 1986 yılı süreci içerisinde İlçe ekonomisi işçi potansiyeline bağlı olan bir atılım yaşamıştır.
Bu süreçten önce ekonomisi %90 tarım ve hayvancılığa bağlı olan ilçe sanayi girdileri ve bu yolla meydana gelen istihdam, tarım ve hayvancılıktaki önceliği giderek azaltmıştır. İlçemizdeki termik santrali; 2.ci ve 3.cü ünitelerinin yapılması gerçeği ekonomide giderek sanayiinin ağırlıklı olacağı sinyallerini vermektedir.

a) Tarım :
İlçemizde tarla ziraatçılığı hakimdir. Tarla ziraatına ayrılan alan (83.142 ) Ha. dır. İlçeyi kuzeyden güneye doğru ikiye bölen Hurman Çayı, tarıma geniş sulama imkanı verse de; sulama kanalı ve göletlerin mevcut olmayışı ilçenin tarla ziraatını uzun yıllar mağdur etmiştir. Ancak devlet yatırım programına alınan Karakuz ve Adatepe sulama barajlarının faaliyete geçmesi durumunda ülkemizin sayılı ovalarından olan tarım alanlarımızın verimi, arzulanan noktaya ulaşacaktır.

Zirai faaliyetleri üç bölümde inceleyebiliriz.
a) Sanayi Bitkileri
b) Hububat-Bakliyat
c) Meyve ve sebzecilik
aa) Sanayi bitkileri :
Bu sınıftan olan şeker pancarı ekimi, ilçemizin sulanabilir arazisinin büyük bir bölümünü kaplar. Her yıl dönüşümlü olarak ekilen 5000 Ha. lık bir alanı kaplayan pancar üretimi komşu ilçe Elbistan'da mevcut olan şeker fabrikasının %42’lik ham maddesini karşılar. Şeker polar derecesi 19.1 olan yöre şeker pancarı, nitelik açısından önemli bir yer teşkil eder. Yıllık üretim miktarı 275000 Ton dur. Yine bu sınıftan olan Ayçiçeği’nin, ilçemizde son yıllarda geniş ekim alanları bulunmaktadır. Bu bitkinin iklime uyum sağlaması ve ekonomik değerinin anlaşılması bu artışa neden olmuştur.
ab)Hububat- Bakliyat :
İlçemizde üretilen hububat ve bakliyat nev 'i ilçe ekonomisinde önemli bir yeri tutar. Ziraat, Afşin ovasında ekilebilir alanlarda Buğday (60.000 Ton), Arpa(20.000 Ton), Nohut (6.000 ton), Fasulye (20.000 ton), K.mercimek (50 ton), Mısır (180 ton), Yeşil Mercimek (20 ton) ekimleri yapılan türlerdendir. Bunlardan ilçe ekonomisine asıl katkıda bulunan ürünü buğday ve fasulye teşkil eder. Bu ürünlerin toplanıp değerlendirilmesi ve ülke dışına satışında rol oynayan 70 peronluk yeni bir hububat hali (Kooperatifçe) yaptırılarak çiftçilere ve zahirecilere kolaylık getirilmiştir. Şunu da belirtmekte fayda var ki; bölgemizde yetiştirilen fasulye, Yurt sathında aranan bir tür olup özel bir lezzete sahiptir.
Meyvecilik ve sebzecilik : Bundan 30-40 yıl öncesine gidildiğinde ilçe ve köylerinde genelde büyük meyve bahçeciliği yapılmakta iken Son yıllarda bu alanların giderek küçülüp kaybolma noktasına gelmesinin en belirgin sebebi; ilçede başlayan sanayileşme ve buna bağlı etmenlerin rol oynadığı bir gerçektir. Genel ekonomiye fazlaca bir fayda sağlamayan bu tür üretimlerin, Ancak çiftçilerimizin kendi bütçelerine bir nebze katkı sağlamaktadır. Özellikle elma (3000 Ton) ve kayısı(1250 ton) üretiminin bir bölümü ilçe dışına da pazarlanma imkanı bulmaktadır. Ayrıca seyrekte olsa bahçe ağacı olarak armut (380 ton) kiraz(36 ton), Vişne(140 ton), ceviz (204 ton) gibi meyveciliğe rastlamak mümkündür. Günümüzde meyveciliğe nadiren de olsâ, Kargabük, Deveboynu, Soğucak, Nadır, Kamışçık köylerinde rastlanabilir.
İlçemizde geleneksel olarak yapılan bağcılık, son yıllarda eski önemini kaybetmeye yüz tutmuştur. Zira, daha önce bahsettiğimiz gibi sanayi atıkları şehirleşmenin getirdiği olumsuzluklar, bağcılığın devamını ve gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir. Bölgemiz bağlarında yetişen kabarcık cinsi üzümün, kabuğunun inceliği ve şırasının fazlalığı dolayısıyla cinsleri içerisinde meşhur bir yere getirir. İlçemizde bağcılık , köylerimizin hemen hemen genelinde ve ilçe merkezini çevreleyen tepelerde yapılmaktadır.
Sebzecilikte, özellikle; domates (20 bin ton), salatalık (140 ton), biber (175 ton), lahana (1250 ton), soğan (1500 ton ) sarımsak (70 ton), patates (6000 ton), karpuz (5100 ton), kavun (100 ton).
Yukarıdaki bilgiler ilçe tarım müdürlüğü 1998 yılı brifinginden alınmıştır.

a) -Hayvancılık :
Büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvancılığının, genel olarak modern usullere göre yapılamadığı ilçemizde nadiren de olsa günümüz yetiştiriciliğine örnek ahır ve kombinalara rastlamak mümkün. İlçenin dağlık kesimlerinde; özellikle Binboğa dağı eteklerine yakın yerleşim alanlarında koyun yetiştiriciliği yapılır. Zira bu bölgede Yayla usulü yetiştiricilik hakimdir. Ovalara doğru inildiğinde, Büyükbaş hayvancılığı ön plana çıkar Bilhassa son yıllarda kültür ırkı sığır besiciliği yaygınlaşmıştır. Bu sektörde yapılan üretim (Et-Süt ve Mamülleri) İlçe, ekonomisinde önemli bir yer tutar. Diğer taraftan kümes hayvancılığı, organize bir biçimde gelişmemiş olup, halk usulü besicilik devam etmektedir. Bunun yanı sıra ilçede 1 adet modern yumurta üretim tesisinin ve Devlet üretme çiftliği bünyesinde hizmet veren fenni tavuk yetiştiriciliğini de görmemiz mümkündür.

c) Tarım-Hayvancılıkla İlgili Faaliyet Veren Kuruluşlar
ca) Tarım Kredi Kooperatifi
1948 yılında kurulan 1128 sayılı Tarım kredi kooperatifi, kuruluşundan bu yana Afşin merkez ve bağlı 19 köye hizmet etmektedir. 914 üyeli kooperatif, üyelerinin her türlü zirai girdi ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
Son yıllarda gerek kapsam, gerekse etkinliklerini olumlu yönde artıran kooperatifin hizmetlerini şöyle sıralamak mümkün. Her türlü zirai alet, zirai ilaç, hayvan yemi, tohumluk, gübre, ikraz ve satışlarına 1998 yılında kurduğu akaryakıt pompası ile motorin ve motor yağını da ekleyerek çiftçinin önemli bir ihtiyacını da karşılamıştır.
cb) Pancar Bölge Şefliği
İlçemizde uzun yıllardan bu yana (19) faaliyet ve hizmet veren kuruluş, pancar ekicisinin tüm gereçlerini karşılayacak, Deneyim ve yeteneğe kavuşmuştur. Aynı zamanda İlçe genelinde 4410 Hektarlık bir ekim alanının denetimine bakmaktadır.
cd) İlçe Tarım Müdürlüğü
İlçe merkezi ve iki kasabasında faaliyet gösteren müdürlüğün Görev Alanları:

a) Çiftçi Eğitim Toplantıları
b) (Kurslar-Seminerler)
c) Yayıncılık Faaliyetleri
d) Ev Ekonomisi Kursları
e) Hizmet İçi Eğitim
f) Sergi ve Teşvik Müsabakaları
g) Seçilmiş Çiftçi Faaliyetleri
h) Bitki Koruma Hizmetleri
ı) Destekleme Hizmetleri
i) Selektörler
j) Hayvan Hastalıklarıyla Mücadele ve Kontrol eğitimleri
İlçe Tarım Müdürlüğünde Hizmet Sahasında Bulunan Hayvan Sayıları

Sığır-Manda : 15.700 Adet Tek tırnaklı : 1.200 Adet
Koyun-Keçi :107.000 Adet Köpek-Kedi : 3.000 Adet
Kanatlı :150.000 Adet Arı (Kara kovan) : 180 Adet
Arı (Fenni) : 6.150 Adet

Hayvansal Üretim Durumu

Süt : 27.000 ton Et : 2.500 ton
Yağ : 500 ton Peynir : 2.000 ton
Yün-Yapağı : 150 ton Bal : 60 ton
Yumurta : 28.000.000 adet
ce) Afşin Meyvecilik Üretme İstasyonu Müdürlüğü
1954 Tarihinde Tarım Bakanlığının onayı ile “Afşin Meyve Fidanlığı ve Deneme tarlası" adı altında K.Maraş Teknik Ziraat müdürlüğüne bağlı olarak çalışmalarına başlamıştır. 1961 yılında Ziraat işleri genel müdürlüğüne bağlı “Afşin Fidanlık Müdürlüğü," 1978 yılından bu yana ise “Afşin Meyvecilik Üretme İstasyonu Müdürlüğü" adı altında görevini sürdürmektedir. Kuruluşunun ana hedefini, standart sertifikalı ve aşılı meyve fidânı üretimi oluştursa da kalem damızlıkları koleksiyon ve üretim bahçeleri, deneme konuları ile münavebe maksadıyla uygun tarla bitkileri de üretilmektedir. 580 Dekar sulu arazi üzerine kurulan üretim istasyonun da yılda yüz bin civarında fidan üretip halka dağıtılıp, 70 bin aşı gerçekleştirilmektedir.

d) Sanayii;
Afşin’de sanayii özel sektörde kayda değer ölçülerde gelişme göstermese de özellikle kamu sektöründe gelişme göstermiştir. Türkiye’nin önemli ölçüde elektrik üretimi, ilçede bulunan kömür havzalarından çıkarılarak elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Aşağıda santralle ilgili bilgiler verilmiştir.

da) Afşin-Elbistan Termik Santralı :
Afşin-Elbistan Termik Santralı, Afşin-Elbistan havzasındaki düşük kaliteli linyit kömürünü kullanarak elektrik enerjisi üretmek amacı ile planlanarak kurulmuştur. Yıllık kömür tüketimi 18 milyon ton civarındadır. Üretim kapasitesi 8.1 milyar KWS. olup, her biri 344-MW gücünde (4) üniteden oluşarak toplam kurulu gücü 1376 MW. dır.
Toplam kurulu gücü 1376 MW olup,yıllık üretim kapasitesi 8,1 Milyar KWh dir. Bu üretimi gerçekleştirmek için yılda yaklaşık 18 Milyon ton Linyit kömürü tüketimi gerekmektedir.
TEAŞ ’a bağlı Termik santralının kurulu gücüne göre Afşin-Elbistan Termik Santralının payı %21,57 TEAŞ ’a bağlı tüm santralların kurulu gücüne göre %8,6 Türkiye toplam kurulu gücüne göre ise 6,2 dir.
Santralde bulunan mevcut 4 ünite, havzada bulunan 3,4 milyar ton kömürün kışla köy sektöründeki 440 milyon tonluk kısmını kullanabilecektir. Bu sayıdan da anlaşılacağı gibi bölgedeki kömür rezervi daha bir çok santraller yapılmasını gerektirmektedir.
1967 yılında Linyit havzasında araştırmalara başlanmış 1974 yılında saha, tanzim çalışmaları tamamlanmış ve 1975 yılında santral temeli atılmıştır.
Santralin üniteleri aşağıda belirtilen tarihlerde enerji üretimine başlamıştır.

1- Ünite 07.07.1984
2- Ünite 03.05.1985
3- Ünite 25.01.1986
4- Ünite 21.11.1987

Santral işletmeye alındığından, 2000 yılı Aralık ayı sonuna kadar 172 milyon ton kömür tüketilerek 74milyar KWh elektrik enerjisi üretilmiştir.KWh başına ortalama kömür tüketimi 2,35 kg olmuştur.
Santral kurulduğundan buyana en yüksek elektrik enerjisi üretimi 1999 yılı içinde 7,2 Milyar KWh .dır.
Santral su ihtiyacı Elbistan da bulunan Ceyhan Nehri kaynağından her biri 1m çapında ve 30 km uzunluğunda iki çelik boru hattı ile karşılanmakta olup, MWh başına 4 m3’tür
Santralde üretilen enerji 380 kV ve 31,5 kV şait sahası enterkonnekte sisteme, Linyit işletmelerine ve santral yardımcı sistemlerine gerekli enerjiyi verecek şekilde tesis edilmiştir.
Santralın en önemli özelliği düşük kaliteli, yüksek nem ihtiva eden linyiti yakabilmek için projelendirilmiş oluşudur. Bunkerler den değirmenlere alınan kömür burada öğütülerek baca gazı ile kurutulmaktadır. Kömür tozu karışımının bir bölümü direk kazana verilirken bir bölümüde elektrostatikfiltrelere (Brüden Filitreleri) gönderilmektedir.Bu filtrelerde kuru kömür tozu tutulmakta gaz ve buhar karışımı atılmaktadır. Filtrelerden çıkan kuru toz kömür ısıl değeri yükseltilmiş yakıt olarak
kazana verilmektedir.Bu yakıt toplam miktarın yaklaşık %30’u dur.
Santralın tam yükte kömür ihtiyacı saatte 3.000 ton’ dur. Bu miktar kömürün yakılmasıyla saatte oluşan 400-600 ton arasındaki kül, %99 verimli elektrofiltreler de tutulmakta ve bant sistemiyle kömürün alınmasıyla oluşan boşluğa sevk edilmektedir. İşletmemizin sıvı atıkları da maksimum pis su arıtma, küllü su arıtma ve nötralizasyon havuzlarında gerekli fiziksel ve kimyasal işlemlere tabi tutularak çevre kirliliğini önlemektedir.
İşletmede bulunan hava kalitesi ölçüm cihazları ve baca gazı analizörleri ile sürekli olarak ölçümler yapılmaktadır.

e) Bankalar :
İlçe merkezinde 3 Banka Şubesi bulunmaktadır. T.C. Ziraat Bankası 07.07.1951 tarihinde, Şekerbank 27.03.1974 tarihinde, Türkiye İş Bankası 22 Kasım 2000 tarihinde hizmete açılmıştır.


SOSYAL VE KÜLTÜREL HİZMETLER

1- Eğitim - Öğretim Kurumları ve Hizmetleri:
a) Okul Türü ve Sayıları:
İlçe 1944 yılından önce bir bucak merkezi iken merkezde ortaokul yoktu. İlkokul bulunan köylerin sayısı çok azdı. Afşin Ortaokulu 1949-1950 öğretim yılında hizmete açılmıştır. Ortaokul Yaptırma Derneği tarafından 8 derslik ek bir bina inşaa edilmiştir. 1944 yılında merkezde bulunan ilkokul sayısı köylerle birlikte (32) adettir. .
1967 yılında okulsuz köy olmasına rağmen, 76 okuldan 23 okul geçici binada hizmet vermekteydi 1972-1973 eğitim öğretim yılında ortaokul da lise açılarak öğretime geçmiştir. 1972-1973 Eğitim Öğretim yılında ilçede 85 ilkokul mevcuttu. Bunlardan 5 adedi merkezde, 80 adedi köy ve kasabalardaydı. 1972-1973 öğretim yılında Tanır ve Arıtaş Kasabalarında ortaokul ile merkezde Pratik Kız Sanat Okulu öğretime açılmıştır.
Bugün ise ilçe merkezinde; Lise, İmam-Hatip Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi, Kız Meslek Lisesi, Ticaret Meslek Lisesi, Anadolu Lisesi ve Sağlık Meslek Lisesi olmak üzere toplam (7) lise bulunmaktadır.

b) Yaygın Eğitim Etkinlikleri
İlçemizde Yaygın eğitim hizmetleri Halk Eğitim Müdürlüğü’nce yürütülmektedir. Halk Eğitim Merkezi, 1993 yılından beri kendi binasında eğitim ve öğretim yapmaktadır. Binanın 4. katında 100 kişilik konferans salonu mevcuttur

e) Yatılı Eğitim Hizmetleri:
İlçede öğrencilere hizmet veren 3 adet pansiyon bulunmaktadır. Afşin İmam Hatip Lisesi 200 öğrenci, Arıtaş Öztürk Lisesi 128 öğrenci, Afşin Yatılı İlköğretim Bölge Okulunun 570 öğrenci kapasiteli pansiyonu mevcuttur. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Eshab-ı Kehf Öğrenci Yurdu 78 öğrenci ve Tanır Ayrandede Öğrenci Yurdu 28 öğrenci kapasiteli özel öğrenci yurdu vardır.İlçede 2 özel sürücü kursu bulunmaktadır.

f ) Yüksek Öğretim Kurumu:
Yüksekokul 1994-1995 eğitim-öğretim yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ne bağlı olarak, Afşin Meslek Yüksek Okulu adıyla kurulmuştur. Elektrik ve İşletmecilik olmak üzere iki bölümle eğitim-öğretime başlayan yüksekokul, bugün dört bölüm haline gelmiştir. Elektrik ve İşletmecilik bölümlerine ilave olarak Bilgisayarlı Muhasebe ile Büro Yönetimi ve Sekreterlik bölümleri açılmıştır. Ayrıca Sütçü İmam Üniversitesine bağlı Afşin Meslek Yüksek okulu inşaatı da Afşin de devam etmektedir.

e ) Basımevleri :
İlçede iki adet matbaa bulunmaktadır. Haftada 1 gün çıkan Afşin’in Sesi Gazetesi ve Şehir Gazetesi vardır. İlçenin matbaa yönünden ihtiyaçları iki matbaa tarafından karşılanmakta, İlçede 7 adet de kitapevi bulunmaktadır.

B) KÜLTÜR HİZMETLERİ :

1) Din Hizmetleri:
Kendi binasında hizmet veren kurum Üç katlı binanın bir katı Kur ’an kursu, ikinci katı hizmet binası 3 üncü katı iki lojman olarak kullanılmaktadır. Bunun haricinde 48 yerleşim biriminde lojman bulunmaktadır.
İlçe Merkezinde 32, Kasabalarda 36 ve Köylerde 50 olmak üzere toplam 118 Camii bulunmaktadır.


2) Kütüphanecilik;
İlçede Halk Kütüphanesi Müdürlüğü bulunmaktadır: Kütüphane, kiralık bir binada hizmet vermektedir.

3) İlçedeki Mimari zenginlikler ve Turistik Yerler:
İlçe sınırları içinde birkaç mesire yeri ve balık üretim tesislerinin bulunduğu yerler sınırlı sayıdaki küçük çaplı turistik mekanları oluşturmaktadır. İlçedeki orman alanları içerisinde herhangi bir turistik kamp bulunmamaktadır.
İlçe içerisinde en önemli tarihi ve turistik alan olarak Eshab-ı Kehf olduğu bilinmektedir. Dünyanın çeşitli yerlerinde var olduğu söylenen Eshab-ı Kehf külliyesi ile bilgiler İlgili bölümde verilmiştir .

C) SAĞLIK VE SOSYAL GÜVENLİK HİZMETLERİ

1 ) Sağlık Hizmetleri
İlçede 100 yataklı Devlet Hastanesi ve 2 adet Sağlık Ocağı, 112 acil servis ile 1 Ana Çocuk Sağlığı Merkezi bulunmaktadır. Hastane her türlü tıbbi malzeme ile donatılmıştır. Devlet Hastanesi 1989 yılında hizmete açılmıştır.
İlçe merkezine bağlı; Arıtaş, Altunelma, Dağlıca, Çoğulhan, Çobanbeyli, Büyüktatlı, Bakraç, Esence ve Tanır Sağlık Ocakları olmak üzere (9) Sağlık Ocağı bulunmaktadır.
ll Nolu Sağlık Ocağına bağlı olarak Kabaağaç, Kötüre ve Alimpınarı Sağlık Evleri bulunmaktadır. Ayrıca l Nolu Sağlık Ocağına bağlı Büyüksevin ve Türksevin Sağlık Evleri bulunmaktadır.

2 ) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Hizmetleri:
Kaymakamlık bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, muhtaç kişilere; sağlık, eğitim, gıda, barınma, giyim, nakit ve diğer kalemler adı altında çeşitli yardımlar yapmaktadır. 2001 yılı içerisinde zikri geçen kalemler çerçevesinde, muhtaç kişilere (2101 kişiye), Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nca nakdi ve ayni yardım yapılmıştır.

Ç) ADLÎ TEŞKİLAT:

ilçemizde Yediler iş merkezinin dördüncü katında adlî hizmetleri ifa etmekte olan Adliyemiz; Asliye Hukuk Mahkemesi, Sulh Hukuk Mahkemesi,Asliye Ceza Mahkemesi, Sulh Ceza Mahkemesi ve Kadastro Mahkemesi işlemlerini yürütmektedir. Afşin Ağır Ceza Mahkemesi açısından Elbistan Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanı içinde bulunmaktadır. İlçede bir adet de cezaevi bulunmaktadır.

D) GÜVENLİK HİZMETLERİ

1 ) Jandarma Teşkilatı:
Afşin ilçe jandarma komutanlığı ilçe merkezinde bulunan kendi binasında görev yapmaktadır. 01.04.1993 tarihinde İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı iken Jandarma Komutanlığına dönüştürülmüştür. Komutanlığa bağlı Arıtaş, Çoğulhan ve Tanır komutanlıkları mevcuttur.

2 ) İlçe Emniyet Müdürlüğü:
İlçe Emniyet Müdürlüğü hizmetlerine kendi binasında devam etmektedir. İlçede asayişi sıkıntıya sokacak illegal faaliyetlerin olmadığı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce verilen bilgilerden anlaşılmaktadır.
İlçemizde trafik tescil ve kayıt işlemleri 26 Temmuz 1995 tarihinden itibaren hizmet vermeye başlamıştır. 1995-2000 yıllarında 4000 araca kayıt tescil işlemleri yapılmış; aynı yıllarda 4209 kişiye sürücü belgesi verilmiştir.
İlçe Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki ilgili birimlerce umuma açık yerler ve av denetimi yapılmaktadır. İlçe Emniyet Müdürlüğü ’nün Ruhsat Tebligat Büro Amirliği birimince; 1980 den itibaren av teskeresi ve sahiplik belgesi, 1997 tarihinden itibaren silah taşıma ve bulundurma ruhsatlarının verilmesi ve düzenlenmesi yapılmaktadır.

YEREL YÖNETİMLER

1 ) Belediyeler ve Köyler:
İlçeye bağlı merkez dahil 11 belediyelik mevcuttur. Merkezde 10 , Kasabalarda 41 mahalle muhtarlığı, 46 köy muhtarlığı toplam 97 muhtarlık bulunmaktadır.

İlçeye bağlı kasabaların nüfusu, kuruluşu, uzaklığı aşağıya çıkarılmıştır.

BELDİYE ADI : KUR. YILI: NÜFUSU: UZAKLIĞI: MUHTARLIK SAYISI:
01. Afşin Merkez 1910 62.150 Merkez 10
02. Arıtaş 1964 8.900 17 - km. 7
03. Altunelma 1969 5.316 18 - km. 4
04. Alemdar 1996 3.815 19 - km 1
05. Bakraç 1994 3.392 9 - km. 4
06. Büyüktatlı 1994 5.447 42 - km. 3
07. Çoğulhan 1972 5.310 16 - km. 4
08. Çobanbeyli 1972 3.583 9 - km. 5
09. Dağlıca 1972 4.234 38 - km. 6
10. Esence 1972 964 9 - km. 2
11. Tanır 1968 10.211 28 - km. 5

Toplam: 51.129 51

F) DİĞER HİZMETLER

Ulaştırma:
a) Kara Yolu Bağlantısı:
İlçe İl Merkezine 150-km. olup, asfalt yol ile bağlantılıdır.Doğuda Malatya İl ’ine 160-km, Batıda Kayseri İl ’ine 266-km. asfalt yol ile bağlantılıdır. İlçe; Elbistan ilçesine 27-km, Göksun ilçesine 50-km asfalt yol ile bağlantılıdır. Kayseri İli Sarız ilçesine 65-km. asfalt yol ile, Dağlıca Kasabasından bağlantılıdır.Kuzeyde ise; Sivas İli Gürün ilçesi ile stabilize yol bağlantılıdır. Kış aylarında ulaşım güçlükle yapılmaktadır.
b) Deniz Yolu :
İlçeye en yakın liman Mersin Limanıdır. Mesafe olarak 420-km. yol bağlantılıdır.
c) Hava Yolu :
İlçeye en yakın hava alanı Kahramanmaraş Hava Alanıdır. İlçeye uzaklığı 150-km. dir
b) Köy Yolları :
İlçeye bağlı 46 köyden; Kabaağaç, Karagöz, Kuşkayası, İğdemlik, Hüyüklü, Nadır, Erçene, Altaş, Yazıdere, Alimpanıra, Ördek, Kargabükü, Deveboynu, Yazıköy, Emirli, Örenderesi, Büyüksevin, Çukurpınar, Türksevin, Binboğa, Emirilyas, İnci, Kangal, Tarlacık, Büget, Çomudüz, Kaşanlı, Kötüre ve Dokuztay Köyleri toplam 29 köy yolu asfalt olup, geriye kalan, Soğucak, Ortaklı, Çağılhan, Gözpınarı, Ağcaşar, Başüstü, İncirli, Türkçayırı, Yazıbelen, Topaktaş, Küçüktatlar, Söğütdere, Örenli, Haticepınar, Koçovası, Oğlakkayası, Armutalan Köyleri toplam 17 köy asfalt bağlantılıdır. (kısmen asfalt, kısmen stabilizedir.)
İlçeye bağlı köylerin merkeze uzaklığı, hane sayıları ve nüfusları;

S.NO: KÖYÜN ADI : İLÇEYE UZAKLIĞI : HANE SAYISI : NÜFUSU :
01. Ağcaşar Köyü 19 - km. 83 133
02. Altaş Köyü 12 - “ 131 1176
03. Alimpınar Köyü 5 - “ 117 394
04. Armutalan Köy 40 - “ 110 206
05. Başüstü Köyü 6 - “ 162 707
06. Binboğa Köyü 18 - “ 86 367
07. Büget Köyü 31 - “ 145 501
08. Büyüksevin Köyü 13 - “ 188 812
09. Çağılhan Köyü 9 - “ 46 172
10. Çomudüz Köyü 23 - “ 178 705
11. Çukurpınar Köyü 15 - “ 61 306
12. Deveboynu Köyü 15 - “ 98 388
13. Dokuztay Köyü 37 - “ 124 285
14. Emirilyas Köyü 9 - “ 121 582
15. Emirli Köyü 4 - “ 159 610
16. Erçene Köyü 8 - “ 116 716
17. Gözpınarı Köyü 13 - “ 48 79
18. Haticepınarı Köyü 55 - “ 60 66
19. Hüyüklü Köyü 6 - “ 215 1384
20. İğdemlik Köyü 11 - ” 59 424
21. İnci Köyü 16 - “ 59 171
22. İncirli Köyü 31 - “ 62 214
23. Kabaağaç Köy 15 - “ 115 1091
24. Kangal Köyü 16 - “ 49 214
25. Karagöz Köyü 8 - ” 202 1023
26. Kargabükü Köyü 11 - “ 134 325
27. Kaşanlı Köyü 35 - “ 273 2373
28. Koçovası Köyü 47 - “ 110 450
29. Kötüre Köyü 11 - “ 127 212
30. Kuşkayası Köyü 13 -“ 116 601
31. Küçüktatlar Köyü 39 -“ 160 993
32. Nadır Köyü 12 - ” 123 994
33. Oğlakkayası Köyü 55 -“ 44 216
34 Ortaklı Köyü 19 - “ 66 505
35. Ördek Köyü 7 - “ 46 474
36. Örenderesi Köyü 14 - “ 29 109
37. Örenli Köyü 51 -“ 107 105
38. Soğucak Köyü 12 - “ 76 252
39. Söğütdere Köyü 45 - “ 76 103
40. Tarlacık Köyü 22 - ” 114 355
41. Topaktaş Köyü 49 - “ 61 341
42. Türkçayırı Köyü 25 - “ 67 436
43. Türksevin Köyü 16 - “ 168 691
44. Yazıbelen Köyü 14 - “ 178 1200
45. Yazıdere Köyü 15 - “ 66 370
46. Yazıköy Köyü 17 - “ 40 119

Toplam : 5044 23987




A) İLÇENİN KÜLTÜREL YAPISI:
Afşin,Türk kültürü unsurlarını çok çeşitli ve renkli bir biçimde bulunduran yörelerimizden biridir. Bu yüzden yörede ciddi ve kapsamlı bir araştırma ve derleme çalışması yapılmalı ; böylece yöre halkı, içinde yaşadığı kültür deryasını etraflıca tanımalıdır. Çünkü bu tür milli değerler, zaman içinde unutulmakta ve geçmişle geleceği birbirine bağlayan kültür köprüleri yıkılmaktadır. Bu da hem yerel birliği, hem de milli birliği tehdit edecek yaralar açmaktadır.
Afşin ilçe sınırları içindeki Kafkas muhacirlerinin kendi kültürlerine hassasiyet gösterdikleri bir gerçektir. Bu kardeşlerimizin yaşatmaya çalıştığı kültürel değerler, bu yöredeki kültürel değerlerimize bir değişik renk katmaktadır.
Bahçe düzenlemesi, ev dekorasyonu, küçük el sanatları, dokumacılık, çiçekçilik... gibi maddi kültür unsurları ve mâni, türkü, ağıt, bilmece, masal, tekerleme, efsane, halk hekimliği, evlenme usulleri ve beraberindeki âdetler... gibi manevi kültür unsurları Afşin yöresinde, eski canlılığını hâlâ sürdürmektedir. İlçemizin kültürel yapısı kayıtlara geçmiş Türk kültürüne paralel bir görünüm arz etmektedir.

1 ) Yiyecek :
İlçenin kendine has özellik taşıyan çeşitli yemekleri mevcuttur. Bunlar; Etli kıyma, Cıyıklama, Dibine yakma, Bakla kıyması, Afşin tava, Köftelaş, İçli Köfte, Çirdingiş, gibi yemek çeşitleri mevcuttur. İlçe halkının beslenme durumu genelde iyidir. Yörenin en yaygın çörek-böreklerinden “Çerkez kömbesi” meşhurdur.

2 ) Foklör :
İlçe ve çevresinde birçok halk oyunları mevcuttur.Her yıl halk oyunları dalında okullar arası yarışmalar düzenlenmektedir. İlçe ve çevresinde oynanan oyunlar; Çamdan sakız, Demircioğlu, Dokuzlu, Üç Ayak, Şirvani, Kartalo ve Köroğlu gibi oyunlar başta gelir. İlçede çok sayıda mahalli ozan bulunup Afşin Ozanlar Derneği mevcuttur. TÜRKİYE’ de Profosyonel olmuş bir çok Afşin’ li Halk Ozanları bulunmaktadır. Bu ozanlar ve şairler üzende mastır tezleri hazırlanmıştır.

3 ) Spor ve Tesis Faaliyetleri :
İlçede spor tesisi olarak; 1 kapalı spor salonu, 1 çim güreş sahası ve 1 futbol sahası bulunmaktadır.
TEAŞ. İşletme Müdürlüğünün sosyal tesisleri içinde; voleybol, basketbol ve tenis sahaları mevcuttur. Yatılı İlköğretim Bölge Okulu içerisinde kapalı spor salonu inşaatı devam etmektedir.
İlçe spora karşı özellikle güreşe ilgisi büyüktür. Her yıl eylül ayı içinde geleneksel Eshab-ı Kefh Karakucak Güreş Festivali yapılmaktadır. TEK Işık Spor adı altında kurulan güreş takımında yetişen pehlivanlar TÜRKİYE ve Dünya listelerinde derecelere girmektedirler. Ahmet AK ve Metin TOPAKTAŞ bu takımın yetiştirmiş olduğu bölgenin önemli güreşçilerindendir.
Afşin Spor 3.ligde mücadele etmekte iken 1991 yılında küme düşmüştür. Şu anda Afşin Belediye Spor olarak amatör kümede mücadele etmektedir.
Avcılık Sporunda genelde son zamanlarda gelişmeler olmuştur.Her yıl yapılmakta olan Eshab-ı Kehf şenliklerinde atıcılık şampiyonaları da düzenlenmektedir. Avcılıkta; Keklik, çil keklik, tavşan, bıldırcın ve balık avcılığı önde gelmektedir

Hiç yorum yok: